Telefon mu? Mail mi?

İş yaşamında genel olarak işlerin mailler üzerinden yürütüldüğünü hepimiz biliyoruz. Fakat bilmediğimiz bir nokta, telefon aracını ne zaman kullanacağımız! Yapılması gereken bir iş size telefonla bildirildiğinde, müsait olmama ihtimalinizi bir kenara bırakıyorum, ne kadar not alsanızda eksik noktalar çıkabilir ve tekrar karşı tarafla iletişime geçmek zorunda kalabilirsiniz. Fakat bu iş size yazılı olarak geldiğinde, detaylarıyla birlikte gelir ve sizde işi düzenli bir şekilde yapılması gereken işler sırasına koyarsınız. Maalesef ne yazıkki, mailin önemini bilmeyip her fırsatta elimiz telefona gidiyor.
Sanalpazar.com sitesinin müşteri hizmetleri bölümünü çok takdir ediyorum. Ve özellikle bu durumu çok iyi açıklamışlar. Yazdıkları yazıyı aşağıya olduğu gibi yazıyorum.

“Sizler de biliyorsunuz ki, telefonla hizmet veren kuruluşlarda yaptığınız görüşmeler aslında size oldukça vakit kaybettirmektedir.

Sizlere daha hızlı hizmet verebilmek amacıyla, mesaj yoluyla bize ulaşmanızın daha iyi olacağını düşünüyoruz.
İhtiyaçlara cevap verebilmek için yapılan her bir telefon görüşmesinin çok uzun zaman alması, toplamda hizmet verebildiğiiz üye sayısını olumsuz etkilemektedir.
Hiç endişeniz olmasın ki, gönderdiğiniz mesajlara kısa sürede dönüş yapılacaktır.”

Atatürk Üniversitesi Seminerim

28 Mayıs’da Erzurum Atatürk Üniversitesinde Bilgisayar ve Bilişim kulübünün düzenlemiş olduğu Asp.Net – Android – Java – Ios Seminerine konuşmacı olarak katıldım. Yaklaşık 4 saat süren seminerin ilk oturumunda Mahmut Temur tarafından Asp.net anlatıldı, ikinci oturumda ben MVC hakkında bilgiler verdim, son oturumda ise Mimar Aslan Java – Andoid ve IOS hakkında konuşma yaptı.

Bilgisayar ve Bilişim kulübünün ilk organizasyonu olmasına rağmen, tüm hazırlıkları ve çalışmaları profesyonel ve takdire değerdi. Seminer sonrasında katılımcılara Kariyer Eğitim Seti tarafından çekiliş ile 50 eğitim seti hediye edildi. Kulüp üyelerine, öğretim görevlilerine ve emeği geçen herkese bu güzel organizasyon için teşekkür ederim.

Eğitim Seti Nasıl Çekilir?

Daha önceden de bahsettiğim gibi, Eğitim setinin nasıl çekilmesi ile ilgili bir makale yada video hazırlayacağımdan bahsetmiştim. Makale olarak yazmaya karar verdim. Bu yazı direk olarak başka eğitim seti hazırlayan firmalara yada kişilere ithafen yazılmamıştır. Kendi eğitmenlerimiz başta olmak üzere, tüm eğitim seti hazırlayan firma yada kişiler faydalanabilir. O kadar yoğunluğun arasında bunu yazma gereği duydum. Çünkü kişilere daha fazla verimli olabilmek için etkili bir anlatım yapmalı ve eğitmen olarak önce kendi açıklarımızı kapatmalıyız. Hepimizin açıkları vardır. Eğitmen arkadaşlarımın yararlanacağını düşünüyorum.

2005 yılından itibaren videolu görsel dersler hazırlayarak, eğitimlerimi izleyen binlerce kişinin geri dönüşlerini değerlendirerek ve çeşitli kurum ve kuruluşlarda eğitmen olarak çalışmamın verdiği tecrübeye dayanarak bunları yazıyorum.

Anlatırken Çok Ciddi Olmayın
Birinin sizi görerek dinlemesi ile görmeden dinlemesi arasında “can sıkıntısı” farkı vardır. Kişi sizi görmediği için can sıkıntısı oranı diğerine oranla daha fazladır. Kişiyi sıkmamak için çok ciddi bir konuşma tarzı göstermemeniz gerekir. Yani benim tabirim ile “Robot gibi anlatım yapmamalısınız”. Bunun tam tersi olan yalaka bir şekilde anlatım da dinleyen kişiyi eğitimden soğutabilir.

Kullanıcıyı Salak Yerine Koymayın
Eğitmen olarak kullanıcıyı salak yerine koymamalı, programcı olarak kullanıcıyı salak yerine koymalısınız. Bu cümleyi yanlış anlamamanız için biraz açıyorum. Lütfen salak kelimesi yüzünden konuyu da saptırmayın. Anlatmak istediğim olayı açıklıyorum. Bir program yazdığınızı varsayalım. Bir programcı olarak programın tüm açıklarını kapatmanız, kullanıcının yapabileceği işlemleri, hatta yapmaması gereken işlemleri yapabilir gözüyle düşünüp ona göre programınızı geliştirmelisiniz. İşte buradaki “kullanıcının yapmaması gereken işlemleri yapabilir gözüyle düşünmek” kullanıcıyı salak yerine koyup herhangi bir hataya karşı önlem almak diyebiliriz. Bu anlattığım olayı eğitmen olarak yapmamalıyız. Yani kişi, sizin eğitim videonuzu izlerken şunu dememeli!
“- Yahu buda anlatılacak konumu. İyice salak yerini koydu bizi”
Siz iyi niyetinizden dolayı en basit bir şeyi bile göstermek isteyebilirsiniz. Fakat bu anlattığınız bilgileri binlerce kişinin izlediğini düşünüp gelebilecek yorumlarını kestirmeli ve ona göre bir anlatım sergilemelisiniz. Gayet açık, net ve doğru konuşuyorum. Programcı olmak isteyen bir kişinin herhangi bir eğitim setini aldığını varsayalım. Eğitmen olarak aslında sizin kullandığınız IDE de bir projeyi nasıl kaydedeceğinizi anlatmanıza gerek yoktur. E programcı olmak istiyorsa birazda mantığı olması lazım. Bir kişi yaptığı çalışmayı kaydetmek için onun videosunu arıyorsa, eğitim setine verdiği o paraya yazıktır.

Gereksiz Laf Kalabalığı Yapmayın
Bir konuyu anlatırken, arada konuya yakın alakalı konuşmalar, başınızdan geçen olayları anlatmanız ders havasını yumuşatacak ve dinleyen kişinin dikkati dağılmışsa bile sizin anlattığınız o farklı konuyu dinleyerek dikkatini geri toplayacaktır. Fakat bunu abartmak şu şekilde yorum getirebilir. “-Dersin süresini uzatmak için masal anlatıyor…” Bu yüzden gereksiz laf kalabalığı yapmamalısınız.

Burayı Sonra Göreceğiz
En çok kullanılan cümlelerden biridir. Eğitmen olarak bu cümlenin kullanılmasına hak versem de, kullanıcı olarak pek hoş düşünceler beslenmeyen bir cümledir. Bir konuyu anlattığınızda orada kullanmanız gereken, fakat o konunun parçası olmayıp daha sonra anlatılması gereken konular vardır. Yada o an anlatabileceğiniz halde, konunun anlatılması için bir çalışma yapmadıysanız, aklınıza o an konuyla ilgili bir örnek gelmiyorsa yani kendinizi hazır hissetmiyorsanız bu cümleyi kullanabilirsiniz. Çok geciktirmeden birkaç konu sonra o konuya yer ayırıp işte şimdi zamanı geldi anlatıyoruz deyip anlatmalısınız. Çünkü kişinin aklı, sizin orda anlatmadığınız konuda kalacak ve öğrenmek isteyecektir. Ama bu cümleyi sürekli kullanıp da, ilerde anlatmadığınız zaman bu sefer direk olarak şu yorumu alacaksınız. “-Yine sonra anlatıcam deyip salladı bizi”

Ölüm Bekleyişi
Bu bölümün bence en mantıklı başlığı buydu. Kullanıcıyı gereksiz yere bekletmemeli, o monitöre 1 dk bile olsa yalandan yere bakmamasını sağlamalısınız!
Örneğin konunuz gereği bilgisayara yeni bir şey yüklemeniz gerekiyor. Anlatıma başlıyorsunuz ve indirmeniz gereken linke gidip dosyayı indiriyorsunuz. İndirme ve özellikle programı yükleme aşamaları zaman alan bir işlemdir. Bu süre zarfında, kullanıcıya bilgi verebiliyorsanız arka planda programınızın yüklenmesi gerçekleşebilir. AMA! Sadece programın yüklenmesini bekliyor, bu süre zarfında bir şeyler anlatmıyor ve dediğiniz tek şey şu laflardan (“evet şuanda program yükleniyor.”, “Biraz uzun sürüyor”, “az kaldı bekleyelim”, “internet bugün biraz yavaş”) ibaret oluyor ise kullanıcının suçu ne. Adam yalandan yere 1-2 dk bekliyor. 1-2 dakika kısa bir süre görünebilir ama PC başında bir eğitimi izlerken geçen bu 1 -2 dakika, kişiye işkence, zulüm, feryadı figan gibi gelir. Aklım gerçekten almıyor. O yükleme aşamasında F9 tuşuna basıp kaydı durdurmak ve bitmesine yakın tekrar F9 tuşuna basıp kaydı yeniden açmak varken. Neden bekliyor ve bekletiyorsunuz!? Böyle yapsanız o program kurulumu kullanıcıya 3 saniyede tamamlanmış olarak görünecek, kullanıcının canı sıkılmayacaktır ve eğitimin süresi uzamayacaktır. ( He birde kullanıcılar tarafından arkadan küfür yememiş olursunuz ) Başka bir örnek verecek olursam; konuyu anlattınız ve uygulamasını yapıp deniyorsunuz. Konumuz kayıt ekleme olsun. 1 yada 2 kayıt girerek uygulamanın çalıştığını gösterebilirsiniz. 10 – 15 tane kayıt ekleyip zaman kaybına sebep olup süreyi uzatmak çok mantıksız. Daha sonradan başka bir uygulamada çok kayıt lazım ise eyvallah, 10-15 tane girip daha sonra bu kayıtları kullanabilirsiniz. Fakat kullanmayacaksınız. İzleyen kişi kör değil 2 kayıt girdikten sonra kullanıcı onun çalıştığını anlayacaktır.

Hata Yapmak
Hata yapmak insana mahsus. Hepimizin hataları vardır, olacaktır. Yanlış kelime telaffuzu, dil sürçmesi, yanlış yazmak, dışarıdan ses gelmesi gibi durumlar olabilir. Bu gibi durumlarda videoya yeni başlanmışsa eğitmen erinmeyip, yeniden çekerse ortaya daha temiz bir video çıkar. 10 dk dan uzun bir süre anlatım varsa hatasını belirterek doğrusunu söyleyebilir. Yeniden çekmesine gerek yoktur. Çünkü 10 dklık bir emek ve zaman harcanmıştır. Bu tür hatalara kullanıcılar göz yumabilir. Uygulama sonucu hatalarda ise, ne kadar çok hata yapılırsa kullanıcı açısından o kadar iyidir. Çünkü bir hatanın çözüm yolunu da öğrenmiş olacaklardır. Eğer eğitmen o anda hatayı çözemiyor ise ekran kaydını durdurup hatayı daha detaylı arayabilir. Bulduğu zaman düzeltmeden ekran kaydını tekrar açıp o zaman düzeltmelidir.

Ufak Ayrıntılar
– Ekran kaydı için Camtasia Studio programını öneriyorum (Sürümü önemli değil).
– Video çekimleriniz 15 dk yı geçmemeli.
– Monitörünüzün boyu ne olursa olsun çekimi 1024*? ekran çözünürlüğünde yapınız. Çekim esnasında herşey size çok büyük yayılmış ve kötü görünebilir. Normaldir. Video da öyle görünmeyecektir.
– Eğer çekim laptopta yapılıyorsa dahili mikrofonu kesinlikle kullanmayın. Laptop harddiskinin sesi kullanıcıyı rahatsız eder. Harici bir mikrofon kullanın.
– “Arkadaşlar” kelimesini fazla kullanmayın.

Bunlar gibi daha birçok detay yazılabilir. Eğitim süresi fazla olan set iyi set anlamını taşımaz. Ve her zaman söylüyorum. Bilmek ile anlatmak farklı şeylerdir…

Yeni Zelanda’ da Yaşam

Öyle bir an aklınıza gelsin ki, bütün işlerden sıkılmış, eliniz hiçbir işe gitmez olmuş, her şeyden bıkmış…
İşte tam böyle bir zamanda hayatımda güzel bir değişikliğin zamanı geldiğine ve bir yerlere gitmem gerektiğine karar verdim. Öyle bir değişiklik olsun ki hem kafa dinleyeyim, hem uzaklaşayım, hemde İngilizcemi geliştireyim. Öyle yakın bir yerde olmasın ki kolay kolay geri dönemeyeyim.
Ve Yeni Zelanda ile tanıştım. Türkiye’ ye en uzak ülke. Uçak ile havada geçirdiğiniz toplam süre 22 saat.
Doğal güzellikleri, yaşam kalitesi, insanların sıcaklığı ile dört dörtlük bir ülke. Ülke nüfusu 5 milyon fakat 40 milyon koyunun olduğu bir yer. Anlat anlat bitmez Yeni Zelanda. Kısacası yaklaşık 1 yıl kaldığım ve çok güzel yerler gördüğüm güzel bir Ülke benim için.

Kahramanmaraş Seminerim

20-21 Aralık 2010 tarihinde Kahramanmaraş Ticaret Meslek Lisesinde ve Ticaret ve Sanayi Odasında Asp.Net Veri Tabanı & E-Ticaret Semineri verdim. 2 günümü geçirdiğim Kahramanmaraş da keyifli ve zevkli anlar yaşadım. Kardeşim ve beni yalnız bırakmayan, şehri gezdiren bu bu mükemmel organizasyonu gerçekleştiren ve hiçbir ücretten kaçınmayan okul yönetimine, Başta Çetin Çevik ve tüm bilgisayar öğretmenlerine çok teşekkür ediyorum.

Web Dünyası ve Asp.Net Seminerim

24 Ekim Cuma günü Turhan Feyzioğlu Ticaret Meslek lisesinde Bilişim bölümü öğrencilerinin ufkunu açmak, bilişim sektörünü tanıtmak ve asp.net hakkında bilgi vermek amacıyla Web Dünyası ve Asp.net adında seminer verdim. Yaklaşık 2 saat sürdü ve öğrenciler can kulağıyla dinlediler. Salon beklediğimden kalabalıktı. Katılım için teşekkürler

Kocadağ Gezisi

Bu haftasonu da Samsun Kocadağ a çıktık. Nebyan kadar zorlu bir yolculuk olmadı ve geçen seferki gibi kar yoktu. Yolculuk esnasında sağolsun bizi yalnız bırakmayan bir köpek arkadaş edindik. Zaten gezi boyunca kangallar ve çoban köpekleriyle, he bide bizim tayfayı unuttum zevkli bir gezi oldu. Mesut öyle bir düşüş yaptıki, en kral akrobat bile öyle hareketler sergileyemez yazık oldu canım bembeyaz penyeye.
Yine her yürüyüşün sonunda ateşimizi yakıp güzel bir mangal keyfi yapmadan dönmedik tabi. Geziden görüntüler aşağıda.

Kocadag1

DIGITAL IMAGE

DIGITAL IMAGE

DIGITAL IMAGE

Kocadag5

Nebyan dağına yürüyüş

Bu pazar günü üyesi olduğumuz Samsun Dağcılık Kulübüne bağlı 56 kişi ile Samsun’a uzaklığı yaklaşık 28 Km, 19 Mayıs ilçe merkezine uzaklığı 10 km olan bölgenin en yüksek noktası olan Nebyan Dağına çıktık. Ormanın içinden uzun ve karlı bir yürüyüşten sonra 1265 metrelik Nebyan zirvesine düşe kalka çıkmayı başardık 🙂 Manzarayı anlatmaya kelimeler yetmez. Resimleri aşağıda görebilirsiniz.

dag1

dag2

dag3

dag4

dag5

dag6